6 Mayıs 2019 Pazartesi

VERGİ UYUŞMAZLIKLARINA İLİŞKİN DANIŞTAY KARARI 8



T.C.
Danıştay
3. Daire 
Esas No:1998/787
Karar No:1999/3128
K. Tarihi:28.9.1999 

" KARAR: 

Temyiz İsteminde Bulunan : ... Vergi Dairesi Müdürlüğü 

Karşı Taraf :... Konfeksiyon San ve Tic.A.Ş. 

İstemin Özeti : Davacı şirketin Nisan 1995 dönemine ait gelir (stopaj) vergisi ve 1994 takvim yılı kurumlar vergisi borcunun vadesinden sonra ödenmesi nedeniyle adına tahakkuk ettirilerek tahsil edilen gecikme zammına karşı açılan davayı; dosyanın incelenmesinden davacı şirketin ihracatlarından dolayı hak kazandığı vergi borçlarının çok üzerinde T.C. Merkez Bankasından hakediş belgesine dayalı bir alacağı bulunduğu, süresi içinde usule uygun olarak bu alacağın vergi borçlarına mahsubunun istendiği, T.C. Merkez Bankasının çeki geç düzenleyip vermesiyle vergi borçları için gecikme zammı tahakkuk ettirildiği anlaşılmakta olup olayda şirketin borcunun varlığı karşısında ödeme vadesi tarihi itibariyle devletten alacağının bulunduğu, alacağın da borcun da devlete karşı olması ve alacağın sırf bürokratik engeller nedeniyle kayıtlara geç geçmiş olması dikkate alındığında, hesaplanan gecikme zammında yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle kabul ederek dava konusu tahakkuk işlemini kaldıran Bursa Vergi Mahkemesinin 14.10.1997 gün ve E:1996/1047, K:1997/1054 sayılı kararının; Merkez Bankasınca çek tanzimi sırasındaki gecikmenin sorumluluğunun dairelerine ait olmadığı, çekin dairelerine intikal tarihinin ödeme tarihi olarak kabulü gerektiği ileri sürülerek bozulması istemidir. 

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir. 

Tetkik Hakimi Nagihan Altekin Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar vergi mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir. 

Savcı Ahmet Alaybeyoğlu Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergimahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir. 

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle vergi mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. 

TÜRK MİLLETİ ADINA 

Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü: 

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 37. maddesinde; amme alacaklarının hususi kanunlarında belli edilen zamanlarda ödeneceği, 41.maddesinde amme alacağının çizgili çek kullanılmak suretiyle de ödenebileceği, 44.maddesinde, çekin bankaya veya tahsil dairesine verildiği gün ödemenin yapılmış sayılacağı belirtilmiş, aynı Kanunun 51.maddesinde ise; amme alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için gecikme zammı tatbik olunacağı hükme bağlanmıştır. 

Olayda, davacı şirket, beyan üzerine tahakkuk eden vergi borcunu 94/5349 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ve 94/7 sayılı Para Kredi Koordinasyon Kurulu Kararı gereğince Merkez Bankasından olan alacağına karşılık çek alarak bu çekle ödemeye çalışmış ise de, Merkez Bankasınca çekin zamanında düzenlenmemesi nedeniyle amme alacağının davacı tarafından vadesinde ödenemediği anlaşılmakta olup sözü edilen çekin alacaklı vergi dairesi müdürlüğüne ibraz edildiği tarihten önce vergi borcunun ödendiğinin kabulüne, yukarıda değinilen 44.madde hükmü karşısında olanak bulunmamaktadır. 

Çekin geç ibraz edildiği, dolayısıyla amme alacağının geç ödendiği ihtilafsız olup, bu duruma davalı vergi dairesinin neden olduğunu söylemek olanaksızdır. 

Vergi borcunun vadesi geldiğinde, gecikme zammına maruz kalmak istemeyen mükelleflerin amme alacağını vadesinde, kanunda yazılı diğer ödeme araçlarından biri ile ödemeleri gerekir. Merkez Bankasınca çekin geç düzenlenmiş olması davacı kurum ile Merkez Bankası arasındaki bir sorun olup bu konuda yetkili ve görevli olmayan ve alacaklı durumda bulunan vergi dairesinin geç ödemeye neden olduğundan söz edilemez. 

Bu durumda, vadesinden sonra ödendiği hususunda ihtilaf bulunmayan amme alacağı için hesaplanan gecikme zammının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde kanuna aykırılık bulunmadığından, davacı şirketin borcun ödenmesi için elinden geleni yapmış olduğu, iradesi ve davranışı dışında gelişen olaydan dolayı gecikme zammı hesaplanmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle tahakkuk işlemini iptaleden mahkeme kararında yasal isabet görülmemiştir. 

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile Bursa Vergi Mahkemesinin 14.10.1997 gün ve E:1996/1047, K:1997/1054 sayılı kararının bozulmasına, 28.9.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.