TANIMI: Evlilik birliğinin mahkeme kararı ile sona erdirilmesi demektir.Bu durumda boşanmak isteyen kişiler aile mahkemesinde boşanma davası açmalıdırlar.Ancak bu davada kanunda da belirtilen boşanma sebeplerine dayanmak gerekecektir.
BOŞANMA SEBEPLERİ
Boşanma sebepleri Medeni kanunda sınırla sayıda belirtilmiştir.Bunun anlamı;dava açan taraf, bu sebepler dışında başka bir sebebe dayanamayacaktır.
Boşanma sebepleri Medeni kanunda sınırla sayıda belirtilmiştir.Bunun anlamı;dava açan taraf, bu sebepler dışında başka bir sebebe dayanamayacaktır.
Peki bu sebepler nelerdir?
1.Zina
2. Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış
3.Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme
4.Terk
5.Akıl hastalığı
6.Evlilik birliğinin temelinden sarsılması
İşte boşanma davası açacak olan taraf kanunda yazılı olan bu altı sebepten başka bir sebebe dayanamayacaktır.Aslında boşanmak için bir çok neden olabilir;ve yukarıda yazan özel sebepler dışında bütün sebepler evlilik birliğinin temelinden sarsılması kapsamında değerlendirilir.Halk arasında şiddetli geçimsizlik olarak ta tabir edilen evlilik birliğinin temelinden sarsılması; boşanma davalarındaki en çok dayanılan sebeptir.Anlaşmalı boşanmada bir tür evlilik birliğinin temelinden sarsılması şeklidir.Yukarıda belirtilen ilk beş sebep özel boşanma nedeni iken; evlilik birliğinin temelinden sarsılması genel boşanma sebebidir.Şimdi kanunda düzenlenen şekliyle bunları değerlendirelim:
I. ZİNA
Zina:evli bir erkek ya da kadının, eşinden başka biriyle kendi isteğiyle kurduğu cinsel ilişkidir.
Bu durumda eşlerden biri zina ederse, diğer eş zinaya dayalı boşanma davası açabilir.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur.Yani eşinin ihanetini affedip evliliğe devam eden eş zinaya dayalı boşanma davası açamayacaktır.
Zinaya dayalı olarak boşanma davası açabilmek eşin üçüncü bir kişiyle cinsel ilişki kurması şarttır.Bunu belirtmemizin sebebi; eşin üçüncü bir kişiyle yazışması,ona aşk vs. cümleler söylemesi;bir kafede oturup;samimi davranışlar sergilemesi,öpmesi,sarılması gibi olaylar zina kapsamında değerlendirilemez.Yani ;zina bir ihanet olmakla birlikte ; her ihanet bir zina değildir ve davacı eş cinsel ilişki yoksa zina sebebine dayalı boşanma davası açamaz.Eş artık burada evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayanacaktır.Zinaya dayalı boşanma davalarında cinsel ilişki olması gerektiği için; bunun mahkemeye ispatı zordur.Bu açıdan eğer eş zina yapmış olsa bile sadece bu sebebe dayanmamak ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayanmak davanın seyri açısından daha yerinde olacaktır.
II. HAYATA KAST PEK KÖTÜ VEYA ONUR KIRICI DAVRANIŞ
Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi ; yani öldürülmeye çalışılması durumunda veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.
Tıpkı zinada olduğu gibi; affeden tarafın dava hakkı yoktur.
Zina ve bu sebebe dayalı açılacak boşanma davalarında Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
II. SUÇ İŞLEME VE HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRME
Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.Buradaki suç ceza kanunlarında tanımlanan ve bir cezai yaptırım uygulanan fiillerdir.Örneğin;kişi uyuşturucu ticareti suçundan hapis cezası almışsa eş bu sebebe dayanarak boşanma davası açabilecektir.Haysiyetsiz yaşama örnek olarak; eşin uygunsuz ve ahlaka aykırı işlerde çalışması,sürekli kumar oynaması,sürekli uyuşturucu kullanması verilebilir.
IV. TERK
Kanunda sıkı şartlara bağlamış ve ihtar zorunluluğu getirmiştir.
Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.
Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hakim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.
AKIL HASTALIĞI
Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, bu sebebe dayalı olarak dava açılabilir.Ancak burada hastalığın geçmesi olanağı bulunmamalı ve bunun resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi gerekecektir.
EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI
Bu ülkemizde boşanma davalarında en çok dayanılan bir genel boşanma sebebidir.Yukarıda özel boşanma sebeplerini açıkladık ve gerçekten sıkı şartlara bağlanmış ve birçoğunda zamanaşımı süreleri getirilirken,af ile bu sebebin ortadan kalkacağı öngörülmüştür.Şunu da belirtmek gerekir ki; yukarıda bahsi geçen sebepler var ise; kişi bu sebeplere özel olarak dayanmak yerine ;evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma davası açabilecektir.Çünkü bu sebeplerin varlığı halinde de ;evlilik birliği temelinden sarsılmış kabul edilecektir.Bunun istisnası ise akıl hastalığıdır.Eşlerden biri akıl hastası ise; diğer eş bu sebebe dayanarak dava açmalıdır.
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması iki şekilde olabilir.Birinde tarafların ikisi de boşanmayı istemekte ve belirli şartlarda anlaşmaktadır.Ancak diğerinde ise; taraflar boşanma veya şartları konusunda anlaşamamaktadır.Bu durumda iki farklı dava türü ortaya çıkacaktır.
ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI
Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Bu durumda davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.
Medeni kanun çekişmeli boşanma davasını bu şekilde düzenlemiştir.Şimdi eğer eşiniz sizinle anlaşmalı olarak boşanmak istemiyor ise; artık çekişmeli boşanma davası açmak zorundasınız.Buradaki çekişme sözcüğü anlaşmanın karşıtı olarak kullanılmaktadır.Bu davada en önemli şey kusurdur.Yani; daha çok kusurlu olan eş bu davayı açarsa ;dava reddedilecektir.Bu davayı açan eş boşanmada diğer eşin daha fazla kusurlu olduğunu ispat etmelidir.Ayrıca kendisine dava açılan eş; bu davanın reddini isteyip aynı zamanda karşı davada açabilir.
ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASI:
Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarları hakimi bağlamayacaktır. Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.
Kanun anlaşmalı boşanma davasını bu şekilde düzenlemiştir.Burada evlilik birliği en bir yıl sürmüş olmalıdır.Örneğin;evlilikleri 6 ay süren karı koca anlaşmalı olarak boşanamaz.Bu durumda dava açmak için bu 1 yıllık sürenin dolmasını bekleyecekler yada davayı çekişmeli olarak açacaklardır.Mahkeme anlaşmalı boşanma davalarında ilk önce bu 1 yıllık süreyi araştırmalıdır ve bu süre dolmamışsa tarafların anlaşmalı boşanma talepleri reddedilecektir.Eşler boşanma konusunda ortak irade göstermeli,en önemlisi mali ve çocukların velayeti konusunda anlaşmalıdır.Eşler bu durumda bir protokol düzenlerler ve bunu hakimin onayına sunarlar.Hakim bu protokolde gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir ve eşler buna rağmen boşanmak istiyorlarsa hakim boşanmaya hükmeder.Eşler duruşmada hazır olarak bulunmalıdırlar; duruşmada her iki eşinde beyanı alınmadan anlaşmalı boşanmaya karar verilemez.Her ne kadar kanun birlikte başvurabilirler ibaresini kullanmış olsa da; burada bir eş davacı diğer eş ise davalıdır.Yani dava açarken eşlerden biri davalı olarak gösterilmelidir.Bu açıdan beraber başvurmak söz konusu değildir.
Boşanma davası ; aile mahkemesine verilecek bir dilekçe ile açılır.Burada şüphesiz ki en önemli şey; o dilekçede ne yazılması gerektiği ve iddialarınızı doğrulayan delillerinizdir.
BOŞANMA DAVASINDA DELİLLER
Dava açan taraf; karşı tarafın daha fazla kusurlu olduğunu ve dava sebebini ispatla yükümlüdür.Bu davalarda davacı çeşitli delillerle iddiasını ispatlayabilecektir. Aynı durum davalı açısından da geçerlidir.Davalı tarafta aslında dava açan eşin daha çok kusurlu olduğunu iddia edip; buna ilişkin delillerini sunabilir.Peki boşanma davasında neler delil olabilir.Deliller boşanma sebebine ve olaya ilişkin değişebilecektir ve hukuka uygun olmak şartıyla her şey delil olabilir.Örneğin; eşler birbirlerinin kusurlarına ilişkin olarak tanık dinletebilirler.Eşlerden biri şiddete uğramışsa; hastaneden aldığı darp raporunu delil olarak dosyaya sunacaktır.Eşin sadakat yükümlülüğünü yerine getirmediği sms,whatsup,telefon katırları,resim vb. delillerle ispatlanabilir.Hakim delilleri vicdani kanaatine göre değerlendirecek ve buna göre bir karar verecektir.Hakim bu dava sonucunda davayı kabul ederse artık eşlerin boşanmalarına karar verecektir.
Kısacası boşanma davasında en önemli husus: eşin kusurlu veya daha çok kusurlu olduğunu mahkemeye ispat etmektir.Buradaki kusurdan kasıt: evlilik birliğine;kurumuna uygun düşmeyen ve velilik birliğinin devamını eş için zora sokan hareketlerdir.Örneğin;eşine be eşinin ailesine sürekli hakaret eden , eşine ihanet eden,şiddet uygulayan , çalışmasına izin vermeyen,sürekli olarak kumar oynayan,çocukların bakım yükümlülüğünü ihlal eden,sürekli olarak gece hayatı bulunan,aile yükümlüklerini ihlal eden eş kusurludur.Yani bir eş evlilik birliğinin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmiyorsa o eş kusurludur.Hangi eşin daha çok kusurlu olduğunu her somut olaya göre ayrı değerlendirmemiz gerekecektir.Boşanma davalarında kusur davanın kabulü,reddi,nafaka,velayet gibi konularda belirleyici olması bakımından oldukça önemlidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.