6 Mayıs 2019 Pazartesi

NAFAKA VE TAZMİNAT YARGITAY KARARI


T.C. 
Yargıtay 
2. Hukuk Dairesi 
E: 2018/3373 K: 2018/8458 K.T.: 03.07.2018 

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi 

DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma 

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından katılma yoluyla vekalet ücreti yönünden; davalı-davacı kadın tarafından ise erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakaların miktarları yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 27.02.2018 günü yapılan tebligata rağmen taraflar adına gelen olmadı. İşin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle boşanma davası içerisinde talep edilen ve boşanmanın fer’i niteliğinde olan tazminatların ve nafakaların kabul ya da reddedilen miktarları üzerinden taraflar lehine ayrıca vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinin tabi bulunmasına göre, davacı-davalı erkeğin tüm, davalı-davacı kadının ise aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 

2-Mahkemece, taraflar arasında görülen karşılıklı boşanma davası neticesinde,taraflar eşit kusurlu bulunarak her iki tarafında boşanma davası kabul edilmiş ve boşanmalarına karar verilmiştir. 

Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden; davalı-davacı kadının 31.12.2015 tarihinde Türk Medeni kanununun 197. maddesine dayalı bağımsız tedbir nafakası davası açtığı; bu dava da erkeğin evin ekonomik ihtiyaçlarını karşılamadığı ve sorumsuz davrandığı gerekçe gösterilmek suretiyle kadının ayrı yaşamada haklı olduğu, bağımsız tedbir nafakası davasının da kısmen kabul edildiği ve bu kararın da 31.12.2015 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Kadın tarafından açılan bağımsız tedbir nafakası davasının açılmasından daha önceki bir tarihte başlamak üzere; tarafların ayrı yaşamaya başladığı, nafaka davasının açılmasından sonra da yeni bir olayın meydana gelmediği; taraflar arasında bu konuda bir uyuşmazlık olmadığı, aksini kanıtlar nitelikte bir delillide bulunmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki, davacı-davalı erkek, kadın tarafından nafaka davası açıldığı tarihte … 2. Noterliği’nin 06267-06242 yevmiye numaralı ihtarıyla kadının eve dönmesi yönünde çağrıda da bulunduğu görülmektedir. Bu durumda, erkeğin eşinin eve dönmesini ihtar etmesi, erkek tarafından bundan önceki olayların affedildiğini, en azından hoşgörüyle karşılandığını da gösterir. Bu halde, ihtar isteğinden önceki olaylardan dolayı da artık kadına kusur isnadı yapılamayacaktır. Kadın açtığı nafaka davasında, ayrı yaşamada haklı bulunarak davasının kısmen kabul edilip kesinleştiğine, daha sonra da yeni bir olay meydana gelemediğine ve ayrıca erkek tarafından kadının eve dönmesi yönünde usulünce ihtar talebi de bulunduğuna göre; eldeki davada davalı-davacı kadına bir kusur yüklenmesi doğru olmadığı gibi her iki dosya kapsamı ve erkeğin kusur durumunu temyizine konu etmediği de dikkate alındığında boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşine fiziksel ve psikolojik şiddet uygulayan davacı-davalı erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. O halde, davacı-davalı erkeğin davası yönünden Türk Medeni Kanunu’nun 166/1-2. maddesindeki boşanma koşulları oluşmamıştır. Açıklanan nedenlerle erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru olmamış ise de, ne var ki davalı-davacı kadının boşanma davasında verilen boşanma hükmü temyizin kapsamı dışında bırakılmak suretiyle boşanma hükmü kesinleştiğinden, erkeğin davasının konusuz hale geldiği de görülmektedir. Bu durumda erkeğin boşanma davasının esası hakkında bir karar verilemeyecektir. Ancak, davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hakim, davanın açıldığı tarihteki, tarafların haklılık durumuna göre vekalet ücreti ve yargılama giderlerini takdir ve tayin eder (HMK m. 331/1). Bu husus gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. 

3-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere, davalı-davacı kadının boşanmayı gerektirir bir kusuru bulunmadığı gibi, davacı-davalı erkek boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda tam kusurludur. Gerçekleşen kusurlu davranışlar kadının kişilik haklarına saldırı niteliğini taşıdığı gibi, kadın boşanmakla en azından eşenin maddi desteğini de kaybetmiştir. Kadın yararına TMK m. 174/1-2 koşulları oluşmuştur. O halde, mahkemece tarafların eşit kusurlu olduklarının kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı karşı davacı kadının maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) taleplerinin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir. 

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın …’e yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve 143.50 TL temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcını yatıran Fatma’ya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 03.07.2018 (Salı) 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.